13 Mart 2013 Çarşamba

İDAMLIK


Kılı kıpırdamadı.
Ne bir heyecan duydu.
Ne de bir telaş.
Kılı kıpırdamadı.
Sakindi,
Uysaldı,
Paniklenmedi ama;
Yorgunluk okunuyordu
O anlamsız bakışlarında…

Birine gülümsüyordu besbelli gözleri.
Kimbilir?
Kimbilir kimdi o hayalindeki?

Karısıydı belki.
Belki de anası.
Kimbilir,
Belki de çocukları?

Ama o,
Onun,
Ölüme giderken bile
Kılı kıpırdamadı.

Kimbilir,
Mağrurdu belki alabildiğine.
Belki de sonunda,
Tek sorun acizlikte.

Bir dua geldi yüreğinden taşıp dudaklarına
Nedense durdu, vazgeçti sonra. 
Yoksa celladı kızardı.
Adamın,
Belki de randevusu vardı.
Sevdiğine koşacaktı büyük bir ihtimalle.
İşini bitirip biran evvel,
Kendini kollarına atacaktı.

Ağzına kadar gelmişti oysa dua.
Nedense durdu, vazgeçti sonra.

Yarını düşündü birden.
Yarını,
Hemen ertesi günü.
Güneşi,
Güneşi düşündü.

Güneş,
Ertesi gün,
Büyük bir ihtimalle,
Yeniden doğacaktı.

Ama o,
O asla orada olamayacaktı.

Güneşin doğuşunu,
Salına salına yükselişini,
Ve batışını seyredemeyecekti.

Yüzünü tatlı tatlı yakan,
O,
Gözlerini kamaştıran,
Terleten
Bunaltan güneşi,
Bir daha göremeyecekti.

Allah bilirdi ya,
Pek de sevmezdi aslında güneşi,
İlgilenmezdi.
Pek öyle,
Doğuşunu da seyretmezdi.

Çoğu sabah,
Yatağında karşılardı güneşi.
Uyandığında ise,
Güneş çoktan doğmuş olurdu.

O an,
Ne kadar aptal olduğunu düşündü.

Ağzına kadar gelmişti oysa dua.
Nedense durdu, vazgeçti sonra.

Anası gedi yine aklına.
Karısı,
Çocukları…

Yüreği bir kuş kadar olmuştu.
Yüreği daralmıştı ya,
Gözleri de dolmuştu.

Ağzına kadar gelmişti oysa dua.
Nedense durdu, vazgeçti sonra.

Çıktı sandalyenin üstüne.
Hükmü okundu.
Sandalyeye bir de tekme…

Dünya kararmıştı birden.
Birileri ışıkları söndürmüştü.

Ve güneş,
Böylece battı.
Asılıp kaldı ipin ucuna dünya.
Kılı kıpırdamamıştı,
Kıpırdamıyordu hala…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder