19 Kasım 2013 Salı

AH ETMEM SANA

Ah etmem kaybolan yıllarıma
Ah etmem yıktığın konaklara
Düşürdüğün kör kuyuya
Sevdaların zoruna
Olmazların oluruna
Ah etmem

Varsın
Bütün aynalar yalan söylesin
Varsın
Kırılsın ellerinde kalemim
Ellerin olmuş,
Ellere alçak,
Benden uzak dursun bedenin

Ben ah etmem,...
Ben ah etsem kendime ederim
Güle küser,
Dikenini severim
Seni yakmam,
Yanarsa yansın bedenim

Kül olurum
Kul olurum
Çakalların önüne leş
Sevdiğime kardeş olurum

Ah etmem,
Ah etmem sana
Ah etmem gelip geçen yıllara
Yıkılan konaklara
Sevdaların zoruna
Olmazların oluruna
Ah etmem sana
Ah etmem
Ah
Etmem



25 Temmuz 2013 Perşembe

MAHCEMAL

Onbirinci faslındayım õmrümün,
Nuh'tan evvel vardım Mahcemalime.
Kullar gõrdüm hakka dõnmüş yüzünü,
Adem yüzün sürmüş Mahcemalime.

Kabil vermiş yesin diye üzümü,
Habil küsmüş gõstermemiş yüzünü.
Havva bana sormuş cennet nicedir?
Bilsem derim sevgi benden yücedir.

Soran sormuş
Yoran yormuş kafayı.
Azık bulduk
Kaptırırken abayı.

Kimimiz Yuh
Kiminiz Hu çekeriz,
Sazı aldık
Sõzü meftun ederiz.

Dünya yalan
İnsal batıl
Ümit gerçek

Ati haber almış
Her neredeyse gelecek.

Onbir kere doğdum
Bu dünya üzerine,
Onbirinci faslındayım õmrümün,
Nuh'tan evvel vardım Mahcemalime.
Kullar gõrdüm hakka dõnmüş yüzünü,
Adem sürmüş yüzün Mahcemalime.




22 Temmuz 2013 Pazartesi

BİR ÕMÜR

Bir õmür geçti,
Koskoca bir õmür.
Ne aşağıya tükürdüm
Ne de yukarı Vallahi.
Sõvmedim kimseye,
Sõvemedim.
Bir õmür geçti ki bu serden;
Binbir kahır dolu,
Binbir elem.
Ne sitem ettim kimseye
Ne yas tuttum ardından
Ne de lanet ettim
Cehennemine Şeytan' ın.
Bir gün günah
Bir gün sevap eyledim
Acıyı eş,
Zoru kardeş eyledim.
Tekrar gelsem diye
Niyet ettim dünyaya,
Sirf bu yüzden
Kabre girmek istedim.

26 Haziran 2013 Çarşamba

DEVRİMCİ

Devrimcinin adı maruftur bizce,
Dili keskin,
Ömrü kısadır alabildiğine.
Yaptıkları hayatına mal olacaktır.
Lâkin ses getirmez.
İki satır arasına sıkıştırılır fikirleri.
Ömrü yetmez yapacaklarına.
Ve böylesi,
Yanına kâr kalacaktır
Mevcut düzenin.
Saygılarımla,
Bilgilerinize,

Arz Ederim…

BİR PARÇA MUTLULUK

Bir tatlı tebessümde gizlidir kâinatın sırları.
Bir parça mutluluk;
Cennetidir,
Yeryüzü Cehennemi’nin.
Nefret ve şiddeti rafa kaldırırsanız,
Anlamı kalmaz gece mateminin…
Rüyasız, hülyasız,
Ama
Arzulu ve çalışkandır benim gencim.
Ufku çizilmiştir önceden.
Sağına, soluna ve ardına bakmasın diye;
At gözlükleri takılmıştır
Boyunduruklarının ucuna.
Dizginleri gerdin mi durur benim gencim.
Boşalttın mı dizginleri,
Kurulmuş zemberek gibi,
Ok gibi, mermi gibi,
Deli bir kısrak gibi koşar
Nereye gittiğini bilmeksizin
Her deyişe, her lafa kulak verir
Her nereye çekersen, oraya gelir.
Bastırılmıştır alabildiğine duyguları.
Kendi fikri yok gibidir.
İstediği gibi değil,
İstenildiği gibi yaşar.
Kendinden, benliğinden uzakta,
Çok uzaklardadır.
Bir tatlı tebessümde gizlidir hâlbuki
Kâinatın sırları.
Ve
Bir parça mutluluk;
Cennetidir,

Yeryüzü Cehennemi’nin…

24 Nisan 2013 Çarşamba

İNSANIZ


En büyük erdemimiz insan olmamızdır.
İnsan olmak,
Ve insan kalabilmek her şeye rağmen,
Yüce bir fazilettir.

Yaratanın bize bahşettiği
Yüce bir lütuf,
Bir armağandır, …

Geçmiş ve Kadim bir anlaşmanın anısına
Sunulan bir adaktır.

Alabildiğine lütüfkâr
Ve sevecen alabildiğince,
Müşfik ve sadık kalmış
Kutsal anısına geçmişin…

Gelecekten umutlu,
Beyaza dair ümitli,
Alnı ak, gözü pek.
Yüreği pak, gönlü tok
Zenginliğine bu fani evrenin.

YILDIZSIZ GECELER


Bazı akşam sayamayacağın kadar çoktur.

Bazı akşam olur ki,

Hiç arama nafile.

Tek bir yıldız dahi

Bulamazsın koca gökte.

Kış uykusu desem değil.

Bazen bana mı dargınlar diye düşünürüm.

Sonra mehtap çıkar birden.

Derken yıldızlar.

Gecenin,

Çıldırtan sessizliği eşliğinde

Bir vals başlar gökyüzünde.

Mehtap ve yıldızlar,

Bir oraya,

Bir buraya koşuştururlar.

Böyle anlarda,

Bir huzur kaplar içimi.

Gönlüm şenlenir,

Coşarım.

Heyhat!

İşte o anda,

Kollarımda olmadığını anlarım.

Ne o incecik belin,

Ne de o

Ilık nefesin.

Bir garip olurum.

Yalnızlığımı hatırlarım.

Ve yıldızsız geceler gelir aklıma.

Her şeyi unutmak,

Ölmek isterim.

Çayırdan bir hasır üstünde ölmek,

Yıldızdan yorganımı çekip üstüme,

Ölmek isterim

ULU ÖNDER

Bizlerin, bugünümüzü yaşarken ve yarınlarımızı kurgularken; ufkumuzun açıklarında ve

ruhumuzun en derinlerinde, vurgun yemememiz umuduyla; bütün dostlara saygılarımı sunarım.




DEMEM SANA

Kuru, fani bir bedenden öte,
Bu fikri zarurete hürmeten
Ve bu ülkü uğruna

Kol gövdeden
Can bedenden çıkanda,
Hırlı, hırsız hepsi kurşun sıkanda
Arlı, arsız hep nasihat edende
‘’ Sen sus, geri dur ‘’ demem sana oğul.

Diyeceklerimi hangi kefeye koyarsan koy.
İster öğüt, ister ağıt.
Bu kıssadan birkaç beyit;
Yazar baban, okur kâğıt.

Ben ölende,
Bunları sana demem,
Diyemem oğul.

Şunu bil ki, vasiyetimdir.
Halkın selâmeti için çalış.
Lüzumunda savaş edeceksen

Yapma demem, diyemem oğul.
Lakin, barış için çalışmalısın.
Bu devletin selameti için,
Bu milletin huzur ve refahı için,
Olacaksan,
Akıllarda,
Gönüllerde
Mustafa KEMAL gibi ol,
Oğul.

Bu devlet için,
Bu millet için
Olacaksan,
Mustafa KEMAL ol,
Oğul…


GÜNEŞ, BEN VE DOSTLARIM

Dün gece oturup,
Güneşin batışını seyrettim.
Yalnız değildim.
Dostlarım da vardı yanımda.
Bir yanımda içki kadehim,
Öbüründe sigara…

Derken,
Tümüyle kayboldu güneş.
Çok geçmeden mehtap doğdu.
Yüreğim ısınmıştı bir yandan.
Öte yanda vücudum dondu.
Yıldızların hepsi yerli yerindeydi.
Tek tek saymıştım hepsini.

Sonra gün ışıdı birden.
Güneş doğarken bitmişti sigaram.
Kadehim de
Çoktan boşalmıştı…

SARHOŞ MEKTUBU

Sessizce rüyama girdin benim.
Ve ışığı yaktın birden.
Görmeyen gözlerim açılmıştı.
Ve
Yine,
İlk olarak senin sesini duydum.
Şarkılar söylemiştin bana.
Dilim,
İlk senin adını andı inan.
Tövbe etmiştim halbuki sarhoş olmamaya.
Yeminimi bozdurdun sen,
Yeniden içmeyi öğrettin bana.
Gözlerim gördü,
Kulaklarım işitti yeniden.
Ve dilim söyledi ama;
Yanlıştı hepsi, yalandı belki de.
Ya da hepsi hata…
Tövbe etmiştim halbuki sarhoş olmamaya.
Yeminimi bozdurdun sen.
Yeniden içmeyi öğrettin bana.

SAHTE İMİŞ GÜZELLİKLERİN

İki ucu boklu dünya,
Neme gerek seni anmak.
Dertlerime yenisini katıp,
Bir kez daha uğruna yanmak.
Yalanmış meğer senin bütün hikâyen.
Sahte imiş güzelliklerin.
Benden, ondan , bizden alıp da
Başkasına verdiklerin.
Gülüşün yalanmış.
Ağlaman,
Sıkıntın,
Derdin.
Nimetlerin sahte,
Vaadlerin yalan,…
Cansız bedenimi saran,
Tek bir kefen kalır.
Onu da
İnan,
Senin kemirgen sıçanların,
Ve aç böceklerin geri alır…

UMUT GEMİSİ

Bir umut gemisidir yüreğimiz.
İçine binip,
Geleceğe doğru
Pupa yelken açıldığımız.
Bir umut gemisidir yüreğimiz.
Geçmişi unutup,
Geleceğe bakan gözlerimiz;
Bir umut gemisidir.
Bir kuş misali çarpar kanatlarını
Yeldeğirmenidir acımasız rüzgâra karşı.
Yeldeğirmenidir,
Umut gemisidir...

DEMOKRASİ ŞEHİDİ

Kalemin kanı,
Yazarın mürekkebi olacak.
Fikri uğruna vurulunca;
Serilince yolun ortasına,
Yoldaki o çukura
Yazarın mürekkebi dolacak.

12 Nisan 2013 Cuma

YARIM KALIMIŞ KÂBUSLARIM

Seni en son yazacağım.


Yalnız geçen her gecenin sabahında,

Nazlı bir güneş doğar dağların ardında.

Yarım kalmış kâbuslarım,

Ve sonrasında

Bir tek sen aklımdasın.

Seni en son yazacağım.

Koskoca bir ömür geçti serden.

Bir tek sen aklımdasın.

Seni en son yazacağım.

Ağzımda şarabın buruk tadı,

Dudağımda kor tütün,

Topal kalmış bir düşün artıkları

Benim yazdıklarım.

Dünyam tersine dönmüş

Ve biliyorum ki;

Sen bana yakın,

Ama benden çok uzaklardasın.

Seni en son yazacağım.

Sen hala aklımdasın.

ÖYLECE KAL


Öyle derin bakma gözlerime,
yüreğim kopacak sanırım.
Başını göğsüme daya.
Ve öylece kal canım.
Yoksa duymuyor msun?
Bak,
İşte sen,
Hep böyle
Yüreğimde atıyorsun.
Sarıl.
Sadece sarıl bana.
Başını kaldırma sakın.
Öyle derin bakma gözlerime.
Yüreğim kopacak sanırım.
Başını göğsüme daya,
Ve öylece kal canım.

29 Mart 2013 Cuma

ÇEŞME BAŞINA


Beni cezbeden,                              
Köylü güzel.
Farkında mısın?
Kalbimi fethettin.
Gönül kalemi zapt ettin.
Sonra,
Ciğerimi dağladın,
Terk ettin beni.
Gittin.
Yağma yok,
Talan yok dedin.
Ama
Yaptın yine yapacağını.
Hiç bir şey olmamış gibi,
Terk ettin beni.
Gittin.
Yine gel.
Kaleyi içten fethettiğin yere gel,
Çeşme başına.
O günkü gibi;
Aynı endamınla dikil karşıma.
Yağma yok,
Talan yok de istersen yine.
Terk etmek üzere de olsa,
Gel.
Gel yine.
Bak,
Nasıl da yolunu gözlüyorum.
Sabrım kalmadı artık.
Gel, o günkü gibi;
Aynı endamınla dikil karşıma.
Kaleyi içten fethettiğin yere gel.
Çeşme başına.  

13 Mart 2013 Çarşamba

İNSANA MEKTUP



 Aç kollarını,
Ve kucakla
Bahar ile geleni;
Aşkını, umudunu ve geleceğini…
Yüzün gülsün daima
Hüzne kapılma hiç.
Ve kahkaha ile karşıla,
Pişmanlık dolu geleceğini…
Hayat bazen kısa.
Kimi zaman da çok uzun
Ve gereksiz kimi zaman
Çoğu zaman ise ortası yok.
Dibi olmadığı gibi uzayın,
Bu hayatın da sonu yok…
Ya çok mutluyuz alabildiğine, …
Çoğu zaman da mutsuz
Kederdeyiz,
Çağdaş bir streste…
Hayat bazen kısa,
Kimi zaman da çok uzun
Ve gereksiz kimi zaman
Çoğu zaman ise ortası yok.
Dibi olmadığı gibi uzayın,
Bu hayatın da sonu yok…
Kaygısız bir şekilde ölüme doğru yürümek,
Cesaret işi doğrusu
Yapacak,
Onca güzellikler varken çevrede,
Saplanıp kalmak fikirlere:
Ahlâka, dine ve töreye…
Mutluluğu itip bir kenara,
Acıyı ve pişmanlığı
Yerleştirmek yüreğe…
Kaygısız bir şekilde
Ölüme doğru yürümek,
Cesaret işi doğrusu
Mutluluğu itelemek bir tarafa,
Acıyı ve pişmanlığı
Yüreğe yerleştirmek,
Cesaret işi doğrusu…
Mutluluğu ara ve bul!
Kendin için yaşamayı öğren önce.
Kendin için soluk al!
Kendin için yaşa!
Ve
Kendin için öl!! …
Kendini sevmeyi öğren!
Saygı duy kendine! …
Kendini sev ve saygı duy ki,
Başkaları da, seni sevsin.
Saygı duysunlar.
İşte o zaman,
Sen de seversin onları.
Saygı duyarsın belki de.
İşte o zaman,
Belki onlar için yaşar,
Ve
Onlar için ölürsün.
Sevdiklerin için;
Devletin, bayrağın, milletin
Ve dinin için.
Her ne kadar ölmeyi
Ve öldürmeyi emretmese de
Ölürsün onun için
Belki de öldürürsün…
Kafatası seninkine benzemiyor diye,
Irkçılık adına yakarsın insanları.
Ve soğuk kış gecelerinde,
Külleri ısıttığı zaman içini,
Yüreğinin soğuduğunu hissettiğin an,
İşte o zaman;
Sen de seversin onları.
Saygı duyarsın.
Belki onları anlar,
Onlar için ağlarsın…
Din ve ahlâk,
Devlet, millet ve bayrak;
Gün gelip de bu kavramlar,
Yok olunca yeryüzünden,
Ardına bakıp yüzün kızaracak.
Bir ihtimal,
Pişman olacaksın.
İşte o zaman,
Sevecek hiçbir şey bulamayacaksın.
Kendi yüzünü görecek,
Ve iğreneceksin.
Ve en acısı;
Artık,
Kendini de sevmeyeceksin.
Nefretin gittikçe büyüyecek,
Sonunda,
Kendini öldüreceksin.
Oralarda bir yerde;
Yükseklerde,
Ya da
Çok derinlerde,
Uzayın dışında bir yerde:
Üşüdüğünün
Ya da
Sıcaktan kavrulduğunun
Ayırımında olamadan,
Beyninin sağlam kalabilmiş
Son hücreleri ile düşüneceksin.
Bir zamanlar,
Peşinde koştuğun bu değerlerin
Anlamını yitireceksin.
Din için,
Ahlâk için,
Devlet ve bayrak için ezdiğini
Ve ezildiğini hatırlayacaksın.
Uzayın dışında bir yerden,
Mazine bakacaksın.
Bütün bunları hatırlayacak,
Ve
Artık kendini tanıyamayacaksın…
İşte o zaman,
Asıl o zaman yok olacaksın.

SARHOŞ


Şeklimden dolayı boyun eğdim sana,
Şemalim aykırı kalmıştı doğaya,
Iraktım,
Zordaydım,
Zayıf kalmıştım,
Günler avucumdan kaçıyordu,
Zamanı kontrol etmem mümkün değil.
Senin dışında bir varlık da aramam.
Hepsi zaten,
Herkes,
Herşey bir hayal
Senin hayallerinin,
Ve fikirlerinin bir posası
Günler kısa,
Kimi zaman çok uzun
Sıkıcı ve bunaltıcı…
Hayat manasız,
İnsanlar riyakar
Zaman sonsuz,
Bizim için çok kısa.
Deniz,…
Mide bulandırıcı bir hızla akmakta.
Yıldızlar üstüme geliyor.
Yer,
Altımdan kaymakta.
İçtiğim rakı zıkkım gibi.
Çok içmişim,
Başım ağrıyor…
Deniz çok sığ, kumları sarmış bedenimi.
Deniz çok sığ, boğulasım geliyor.
Uzay sonsuz, uzay kuytu, uzay karanlık.
Güneş sıcak, tutunca ellerimi yakıyor.
Gözümü alıyor ateş böcekleri.
Para denizinde boğulmuşum,
Alın terine hasret;
Buğdayı biçecek dost eller arıyorum. 
Her yanım makina yığını.
Ellerim kadın eli gibi,
Nasır tarihe karışmış.
Deniz çok derin, yüreğim sığ.
Hayat kısa, günler uzun.
Alın yazım kara, yüzüm ak.
Gönlüm deli gibi.
Gönlüm çılgın,
Lâkin hayat boş.
Günler uzun, hayat kısa.
Ellerim boş,
Ellerim,
Eller,
El…
Sarhoşum,
Sarhoşum,
Yüreğim deli gibi atmakta.
Çaresizim,
Öylece kabullendim.
Sarhoşum.
Bir hoş,
Boş herşey,…
Boş…

GÜLLERİM SOLDU


Nasıl da geçmiş ömrümün baharı?
O dost bildiğim kapılar,
Şimdi,
Neden ardına dek kapalı?
Ne oldu?
Değişen ne?
Gözlerim neden böyle doldu?
Daha ilk deminde mevsimin
Ve bu genç yaşta henüz,
Güllerim,
Ne diye soldu?
Heyhat!
Yine bastırdı gönlüme gece.
Duygularım ezilmiş,
Yüzümün rengi solmuş,
Sormayalı,
Kalmamış içimde umut meğer.
Şu bahtsız yüreğim benim,
Tarifsiz bir hazan ile dolmuş.
Bu ne tasvib edilmez acı Yarab?
Bu ne yürek ağrısı böyle?
Söyle bahtımın ağzı,
Haykır!
Söyle,
Ne oldu bana böyle?

İDAMLIK


Kılı kıpırdamadı.
Ne bir heyecan duydu.
Ne de bir telaş.
Kılı kıpırdamadı.
Sakindi,
Uysaldı,
Paniklenmedi ama;
Yorgunluk okunuyordu
O anlamsız bakışlarında…

Birine gülümsüyordu besbelli gözleri.
Kimbilir?
Kimbilir kimdi o hayalindeki?

Karısıydı belki.
Belki de anası.
Kimbilir,
Belki de çocukları?

Ama o,
Onun,
Ölüme giderken bile
Kılı kıpırdamadı.

Kimbilir,
Mağrurdu belki alabildiğine.
Belki de sonunda,
Tek sorun acizlikte.

Bir dua geldi yüreğinden taşıp dudaklarına
Nedense durdu, vazgeçti sonra. 
Yoksa celladı kızardı.
Adamın,
Belki de randevusu vardı.
Sevdiğine koşacaktı büyük bir ihtimalle.
İşini bitirip biran evvel,
Kendini kollarına atacaktı.

Ağzına kadar gelmişti oysa dua.
Nedense durdu, vazgeçti sonra.

Yarını düşündü birden.
Yarını,
Hemen ertesi günü.
Güneşi,
Güneşi düşündü.

Güneş,
Ertesi gün,
Büyük bir ihtimalle,
Yeniden doğacaktı.

Ama o,
O asla orada olamayacaktı.

Güneşin doğuşunu,
Salına salına yükselişini,
Ve batışını seyredemeyecekti.

Yüzünü tatlı tatlı yakan,
O,
Gözlerini kamaştıran,
Terleten
Bunaltan güneşi,
Bir daha göremeyecekti.

Allah bilirdi ya,
Pek de sevmezdi aslında güneşi,
İlgilenmezdi.
Pek öyle,
Doğuşunu da seyretmezdi.

Çoğu sabah,
Yatağında karşılardı güneşi.
Uyandığında ise,
Güneş çoktan doğmuş olurdu.

O an,
Ne kadar aptal olduğunu düşündü.

Ağzına kadar gelmişti oysa dua.
Nedense durdu, vazgeçti sonra.

Anası gedi yine aklına.
Karısı,
Çocukları…

Yüreği bir kuş kadar olmuştu.
Yüreği daralmıştı ya,
Gözleri de dolmuştu.

Ağzına kadar gelmişti oysa dua.
Nedense durdu, vazgeçti sonra.

Çıktı sandalyenin üstüne.
Hükmü okundu.
Sandalyeye bir de tekme…

Dünya kararmıştı birden.
Birileri ışıkları söndürmüştü.

Ve güneş,
Böylece battı.
Asılıp kaldı ipin ucuna dünya.
Kılı kıpırdamamıştı,
Kıpırdamıyordu hala…