10 Aralık 2018 Pazartesi

AYNADAKİ BEN



Hayattaki tek dostum sensin.
Ve başarımın önündeki tek engel,
Sen.

Gururumsun benim,
Bir türlü incitemediğim.
Avuntumsun sen.

Geceleri
Kol kanat gerersin,
Aydınlıkta
Rehberimsin sen.

Dertlerimin dermanı sende,
Doktorumsun,
Sırdaşımsın sen.

Kalbimin anahtarı,
Ağızımdaki mühürsün sen.

Rızıkıma bin türlü sebep,
Evimde bereketsin sen.

Hayattaki tek dostum sensin.
Ve başarımın önündeki tek engel,
Sen.

Bak,
Ve gör !

Aynadaki o ben;

Sen.

CEMİL ALKAN

(Aynada kendini kaybedenlerin anısına.)

9 Aralık 2018 Pazar

YENİDEN

Heybendeki azığı
Hiç tanımadığın bir sokak kedisi ile
Paylaşmaktır MUTLULUK !
Ve GÜVERCİNİN kanadına gizlenmiş
BARIŞI yaşamak yeniden.

TEK BAŞINA

Sırtındaki postu atabilmek değil mesele,
Ne de iş bitiyor cübbe giymekle
Asıl mesele ;
Önyargıların karşısında dik durabilmekte
Ve dahası ;
Bütün mesele
Tek başına kalmışken
Çoğalabilmekte

AKILDA BULUŞMAK

Doğru olanı bulamıyorsa insan;
Hatayı kendinde aramalı.
Hayattaki en büyük başarı,
Kendinden fazla sevmektir insanları.
Menfaatten öte,
Ve en yalın biçimi ile
Kucaklaşmaktır.
Tende değil asıl amaç,
Akılda buluşmaktır.


ELBET

Bir umudu vardır elbet
Her bir gidenin dönüşe dair.
Ve bir de hikâyesi.
Geçmişin bedelini
Hep yarınlara ödetir
Aklımız
İşte
Böylesi kör bir adalete esir.
Geçmişin pişmanlığı,
Ezer durur,
Yarına dair bütün umutları.
Dün geçmiştir oysa;
Lâkin,
Dünde kalır hep aklımız.
Dinle ey insan:

" Dün,
  Bugüne,
  Yakın ise yarından;
  İşin zor.
  Medet umma sakın,
  Yarınların hayrından. "

Sana ne diyeyim?
Bilemiyorum

Dinle:

" Sen,
  Sen ol,
  Ne düne, ne de yarına takıl.
  Sen asıl bugüne sahip çık,
  Bu günü yaşa.
  Ecel gelir ani,
  Ne yaşa bakar, ne de başa "

AV

Ya AVsındır,
Ya da AVcı !
Koskoca bir yalandır her bir yaşanan
Ve hain bir pusudan  ibarettir hayat.
Günahların sürükler bir yandan
Boynu bükülür sevapların
Dipte vurgun yemiş gibisin
Her bir pusuya aşina
Ya AVsındır,
Ya da AVcı !

BUGÜN BENİM DOĞUM GÜNÜM


Yarım asıra
Kaç ömür daha sığdırabilir
İnsan ?
Ve ölmeden
Kaç defa rüya görür
Her biri kabus olmadan ?
Daha kaç defa uzanır yatağa
Sevişme telaşı olmadan ?
Daha kaç defa üstüne doğar güneş ?
Kaç defa
Tekerrür edecek tarih,
Kaç defa ?

BÜTÜN MESELE

Bütün mesele;
Anı yakalayabilmek.
Işık hızı ile mahşere koşarken bile,
Durup,
Şöyle bir bakabilmek çevreye.
Ben buraya mı aitim,
Yoksa,
Evim,
Hala benden çok uzakta mı diye?

APARMAK YILDIZLARI

Bir kuş misali havalanmak,
Geceye kalmadan
Aparmak bütün YILDIZları.
Koskoca bir SEMAyı
Yıkıp, onarmak yeniden,...
Ve teselli etmek
Korkunç bir yanlızlığa
Mahkum
Sevgili MEHTABı...

YOK



Artık taşınmaz olan başların telâşındayım,
Durup halin nedir diye soran yok.
Kaybolmuş mazimi arayıp dursam,
Kapın açıp içeri, hadi buyur diyen yok.
İstikbalin peşin sıra koşarım,
Lütuf edip,
Biraz dinlen diyen yok.
Alıp başımı,
Kopup gitmek istesem,
Aman edip,
Yularımı salan yok.
Kor ateşte,
Yanıp, tutuşsa da bedenim;
Acıyıp,
Bir tas su dahi döken yok.
Güle kem söz söylemem,
Koparıp da, dikeninden atan çok.
Eğriye doğru demedim,
Eğriyi,
Doğru diye satan çok.
Gün olur,
Herkesin hesabı ayrı kesilir,
Eğri başlar,
Dik urganda asılır.
Yaşlı demez,
Genç demez,
Çukurları kazılır;
Çukurlar dolar,
Yeter,
Yazıktır diyen yok.
Cemil Dede der ki;
Doğru söylerim.
Doğru söyler,
Doğru adam beklerim.
Heyhat,
Daha pek çok beklerim;
Nasihat alıp,
Edep dahi eden yok.

EY HAYAT



Hayat,
Zirvesi olmayan bir yokuştur.
Boşuna uğraşma.
Sen ne kadar doğruysan;
İnancın da,
Ancak o derecede doğrudur.
Ve,
Kendine inanmaktır asıl olan.
Gerisi,
Biliyorsun;
Gerisi koskoca bir yalan.
Seni bizden soranlara
Biz hiç yalan söylemedik.
Kendine kurtarıcı arama boşuna.
Unutma,
Ey Âdemoğlu.
Sen bir mucizesin.
Sadece ve ancak
Şunu bil ki,
Senden başka
Mucize olamayacak.
Kıyamet kopsa dahi
Umuru olmaz adamların
Dünyasıdır yaşanan.
Sen yine de vazgeçme.
Bir umudun olsun hep,
Kurtuluşa dair.
Fecre doğru yürürken
Halk-ı saadet;
Sen,
Henüz,
Bizi,
Bize bırakmaların
Başındasın.
Anlıyorsun değil mi?
Başkasından medet umma.
Sen de,
Herkes gibi,
Mezarına tek başına gireceksin.
Korkma.
Üzülme boşuna.
Şunu da bil;
Gün gelecek,
Bu kainat,
Kurulduğu an gibi,
Bir anda yıkılacak.
Ve o an,
Göreceksin.
Göreceksin,
Senden başka mucize olmayacak.

KIRMIZI



Şarabın rengi niye kırmızıdır,
Bilir misin?
Kan da kırmızıdır.
Gül de kırmızı.
Batan güneş de öyle.
Aşk kırmızıyı sever.
Kırmızı hayattır,
Kırmızı ölüm.
Kırmızı şevkattir,
Kırmızı zulüm.
Benim şarabımla sarhoş olma!
Bendeki kırmızı,
Senin sandığın gibi değil.
Kutsal adağın
Kanı ile mühürlendi
Kırmızı.
Mağrurlanma.
Bedenin sana ait değil.
Bilmez misin?
Üstündeki esvabın dahi,
Emanet.
Ced ile başa geçmeyi,
Sanma sakın marifet.
Senin o küçük dünyan varya,
Baki kalır sanma.
Korkmaz mısın?
İşte,
Sırların açığa çıktı sonunda.
Beş tanesi düştü yerlere,
Bir tanesi duruyor
Her neyse,
Öteki henüz gelmedi.
Unutma!
Kurt,
İle kuzunun savaşı,
Henüz daha bitmedi.
Şarabımla sarhoş olma sakın!
Döner vurur seni yerlere.
Dibi buldum sanırsın,
Ve uyanıp da gördüğün kabustan;
Hem mazi'ye,
Hem ati'ye
Hem kendine acırsın.
Aldatma sakın.
Aldatma,
Aldanırsın.
Ben gitme desem de;
Azadı olur mu ki,
Senin
Şaraba olan mahkumiyetinin?
Ben gitme desem,
Sen,
Sen bende kalır mısın?
Böbürlenme!
Sana ait olanın,
Sahibi başka.
Her fırtına öncesi
Gemiler gelir
Demirler gemiler
Dost bildiğin
Limanlara.
Sen,
Benim şarabımla
Sarhoş olma.
Teker teker,
Teker teker
Kapanınca bütün kapılar;
Ve,
Şehiri boşaltma vakti
Gelmişse artık,
Terket!
Çık!
Çık kendi kurduğun darağacına,
Kendi tabureni,
Kendin yık.



BIRAKMA



Ruhun
Ve bedenin işgaline isyandır,
Nereye gittiğini bilmeksizin yol almak.
Kafes kapısı açık kalmış bir kuşun
Kaçıp,
Kaçmama arasında kalması gibi;
Ve
Çölde nefessiz kalmak gibidir
Fütursuzca yaşamak
Cehennemi görmeden
Cenneti görmek
Mümkün mü sanırsın?
Mümkün mü sıyrılmak
Ayasından kaderin ?
Derdi dile getirip,
Bir türlü dertlenmemek ise
Senin bu dünyadaki hünerin;
Zulmün ta içinden geç,
Ve dahası
Zalim olmamak olsun
Senin
Bu dünyadaki kaderin.
Düşün ki;
Seni,
Bu dünyada
Hiç yalnız bırakmadık.
Gündüz işin,
Akşam eşin,
Gece düşün oldu hep.
Tencerede aşın,
Omuz üstünde başın,
Akan bir çift gözyaşın oldu hep.
Sırtında aban,
Tarlanda saban,
Damında bacan
Ve
Her daim tüten soban oldu hep.
Biz seni
Hiç yalnız bırakmadık.
Biz seni bırakmadık.
Biz bırakmadık.
Bırakmadık.
Bırakmadık.

Sen de bırakma
Sen de bırakma kendini
Bizi bırakma
Sen de bırakma
Bırakma sakın
Sakın bırakma
Bırakma Kardeşim
Bırakma

DÖNEN DÖNDÜ



Dönen döndü çoktan
Senden haber yok
Bugün,
Mevsimlerden Hazan;
Sen gittin ya öyle
Apar topar;
Sen gittin,
Biliyorum,
Geri dönmeyeceksin.
Aslında saklıdır
Sureti muhabbetin,
Gündüz oldu mu
İçkiye meze aranmaz.
Dolaşır durur,
Uykuluk ayvazları.
Boşuna bekleme ey dost,
Gündüz giden evelekten
Gece sual sorulmaz.
Bitmez gecelerin,
O hadsiz,
Arsız suları,
Dünden yarına
Bekleme,
Bekleme boşuna,
Öyle çabuk durulmaz.
Dönen döndü çoktan
Dönmeyene
Neredesin diye sual sorulmaz.
Ona malum,
Bize saklı kendi bedeni
Adeletli olsa
Yıkar geçer
Yakar geçer
Evvel kendi bedeni
Bize sorsa kalanlar mutlu mu diye?
Heyhat !
Hayat bize artık,
Sesiz Film misali...


HAZAN

Hayat ışıktan ibaret değil,
Ne de bahardan.
Gün gelir
Öyle bir sis çöreklenir ki yüreklere
Ne izi kalır geçmişin,
Ne bir haber,
Ne de bir hatıra kalır yazdan.
Hazan çökmüş yüreklere,
Yazdan az evvel,
Bir yumru misali,
Hazan....
Kederlerin arifesidir;
Ve
Henüz bitmemiş her günden evvel
Gelir Hazan.
Yarım kalmış aşkların sebebi
O aksak,
O Bilindik,
O Topal
O bir yanı hep Eksik Yazdan


BİLESİN



Kılıcın keskin tarafında olmak,
Belki de,
Kaderin bir cilvesi.
Ahi tutmuş sabilerin
Dünyası değil mi bizimkisi ?
Ardı ardına gelmişse,
Topyekün,
Kaza ile Bela;
Sevaba yazmaz inan,
Günahı çekmek burada.
Ağzıgina bir dirhem olsun
Haram karışmış olan Fukara,
Bu dünyayı dar ediyorsa kendine,
Sen de akıllı ol,
Haramdan dünyalık isteme Efendine.
Dünya Batıl, insan Fani
Sen bunu böyle bilesin:
" Batılın nimetinden ilahi şifa yoktur "
 Her bilen, ötekine söylesin.

SEN GÜL



Ve sen gül ki,
Yediveren gül küsmesin toprağa.
Sen gül ki,
Uzak dursun,
Kıran girmesin yaprağa.
Sen gül ki,
Güller açsın gönlünde bülbülün.
Sen gül ki,
Meftun olsun endamına
Sünbülün.
Sen gül ki,....
Mısraların süzülsün.
Sen gül ki,
Düşmanların üzülsün.
Sen gül ki,
Kıyamet bir daha kopmasın.
Sen gül ki,
Sular yukarı akmasın.
Sen Gül,
Sen,
Çiçek...
Sen güldükçe
Kızlara
Çiçek adı verilecek

ANAHTAR



Hele bana baksana
Eski gönül hırsızı
Ateşimi yaksana
Aşkımızın arsızı
Sana gönül vereli
Hem Veliyim
Hem Deli
Tabip şifa verse de
Kadı kesmiş hükmünü
Rıza yoksa sevdaya
Ne edeyim mülkünü
Benim için iyidir,
İyidir, hoştur demişler
Aklı evvel
Cebi boştur demişler
Bu dünyanın batılı,
Acep derim kimdedir
İlminin, irfanının
Anahtarı kimdedir.
İmanı aradım
Her daim mumla
Eğrisi durur karşımda
Hem de dimdik, gururla.
Ecel koş gel dese de,
Heyhat teğet geçerim.
Bu dünyanın zehrini
Her gün tekrar içerim.
Bana gönül koyanlar,
Bilmez gönlün halini.
Bilmezler düşmüşün,
Şaşmışın ahvalini.
Beni tutup sorsanız,
Dünya gider meçhule
Adem binmiş sandala
İçer otlu nargile.
Deniz bizi tutsa da,
Afyon bizi yutsa da,
Vazgeçmeyiz sandaldan.
Kıyamet belki yakın,
Belki gelir sonradan.
Veli bilir sonunu
Deli kafa yormadan
Nasılını sormadan
Yarınını sorarız
Bize meçhul ne varsa
Ona kafa yorarız
Kadının hükmünü
Dilimize dolarız
Şifa veren elleri
İnadına yorarız
Gün gelir,
Günü gelir yarının
Güngörmüş
Dervişįn, alimin ahvalinin
Dünya döner tersine
Yaza durur mevsimler
Önümüz kış gelse de
Sönmez evde kandiller
Biz biz olsak
Biz bize yeteriz
Bizde bizden olmayana
Bizden selam söyleriz
Cemil Dede derki,
Biz her bir sonu
Baştan eyledik.
Lafı dolandırmadık
Hepsi tamam söyledik
Kimi aldı nasihat
Kiminin Umru olmadı.
Bizim yolumuz uzun,
Bizim yolumuz meşakkatli
Kimse bize uymasın
Kartallar yüksek uçar.
Kargalar uzun yaşar.















ÖLDÜRMEDEN GÖMÜN BENİ



Nağmerde dur demiyeceksem,
Seni benden hor göreceksem,
Kul kapısında,
Kul beğenmiyeceksem;
Öldürmeyin,
Eğer ki,
Dost elinde öleceksem,
Öldürmeyin,
Öldürmeden gömün beni.

Kuyulara atın beni,
Üç kuruşa satın beni,
Deprem olup yıkın beni,
Dost elinden öleceksem,
Öldürmeyin,
Öldürmeden gömün beni.

Cemil Dede der ki;
Ben,
Dünyayı sizlere satmışım.
Sevabı da size,
Vebali de.
Azat ettim kendimi,
Kendi kendime.
Sizden değil hoşnutsuzluğum.
Çoktan,
Aza doğru giderken,
Aslımdan şaşmışım.
Başkasının ateşinde değil,
Ben,
Kendi ateşimde yanmışım.
Öldürmeyin,
Öldürmeyin beni.
Dost elinden öleceksem,
Öldürmeden gömün beni.

10 Temmuz 2018 Salı

KURT, OK, KÖSTEBEK VE YILAN


Çoğu zaman,
Ve her zaman,
Pek çok insandan,
Daha da acımasızdır zaman.
Koskoca bir ömür geçti serden,
Belli ki çilekeş.
Bir yanı eş,
Bir yanı leş,
Bir yanı kardeş,
Bir yanı ateş.
Ateşin ortasına kursak o ilahi mahkemeyi Başına dikseydik bilindik bütün zebanileri Dünyayı yıksaydık bir cümle,
Ve kursaydık yeni baştan,
Bitmeyen bir azimle.
Ateşin ortasında duruverseydi zaman,
Ve her bir kimse, nasibini alsaydı oradan.
Ağaçtan düşen her bir yaprağı,
Dalına geri koymak,
Mümkün olsaydı keşke.
Ve sırrını dökebilseydi ummana,
İnsan denen o muamma,
Kederden yana her ne varsa.
Bu dünya baştan kuruldu,
Kuruldu kurulmasına,
Arayıp durduk,
Heyhat  !
Rastlayamadık,
Ìnsanın hasına
Gün,
Günü aratır.
Güne gün kalktıkça,
Ìnsan her gün biraz daha batar,
İnsan,
Ìnsanı sattıkça.
Kula kulluk ettikçe insan,
Ìnsan,
Daha da ilahlaşır.
Kitabı satar pazarda,
Beynindeki ilahlarla savaşır.
Yırtar atar beden denen o ceketi,
Kefen diye sarar beynindeki illeti.
Ruha rahat yok, insan var oldukça. Cehennemi burada yaşar,
Dünya ayakta durdukça.
Ílimi pazarda satar Sahte Muallim,
Alıcı olmak,
Sahteciden daha da elim.
Yalana uzanan o el olsa dahi benim,
O eli, ibret olsun diye kendim keserim. Bana beni anlatma hikayesi,
Koskoca bir yalan.
Karnımda dolaşır her türlü musibet ;
Kurt yalan,
Ok yalan,
Köstebek yalan
Ve yılan.....
YALAN......

22 Haziran 2018 Cuma

DOST ÍLE POST

Düşman obayı ateşe verende Kuzu
Kurt postu serende
Oğul postu görende
Postun hesabı dosttan sorulur Dost dediğin gayri hak bilmez ise Gün gelir meclis Haktan kurulur O vakit ben size sorarım
Olmaz Dostun işine
Olsa diye kafayı yorarım
Cemil Dede der ki,
Batıl dünya yıkılsa da üstüme Dost dediğin çemkirse de büstüme
Gündüz demez
Gece demez sorarım
Eski dostu rafa kaldırdım
Yeni dostumun rüyasını
Hayra yorarım

BEDEN ÕTÜRÜ

Gönülsüz bir sohbet benimkisi Asılsız,
Boş söylentilerin peşi sıra Amaçsızca ve umarsızca Dolanmaktayım
Hayata dair ne varsa
Benden ötürü
Sevdaya sürpriz durmuş
Bütün uçurumların Kenarındayım
Dağın ardında saklı bekleyen Müjdelere kavuşma Sevdası Benimkisi
Pek çok zilletin ardından
Tekrar tekrar doğrulup
Her seferinde
Yeniden yıkılmalarımın Hüsranındayım
Gönülsüz bir sohbet benimkisi Aşka dair ne varsa benden ötürü Türlü türlü ayrılıkların
Hicabındayım
Hayal edemediğim kadar
Uzak düştüm kendime
Kalbim başka bir bedende
Aklım baş kaldırmış
Vicdanım ise
Bambaşka bir alemde
Yarına dair tek bir güzel söze
Bir parça dahi olsun
Umut adına
Terennüm neden dudaklara
Ve
Kollarını sarmak için
Koskoca açan
Tek bir dosta dahi hasretim Verecek neyim varsa
Dosta dair
Benden ötürü
Düşmek vacip olsun  toprağa ve Kaçmak da nasip değilse eğer Düşmeden koşabilmeli
Gözü kapalı
Menzile
Korkusuzca
Benden ötürü
Kopmamalı kıyamet
Benden ötürü
Yıkılmamalı köprüler
Benden ötürü
Solmasın tek bir çiçek
Benden ötürü
Benden
Ben
Ve sen

DÕNECEKSÍN

Sen şimdi gitsen de
Bana geri döneceksin.
Yıkılmaz sandığın kalelerin önünde
Belki de diz çökeceksin
Her ne kadar yükseğe çıkarsan çık,
Gün gelecek,
Doğduğun yere tekrar ineceksin Fırtınalar kopacak yüreğinde Hüzne boğulacaksın
Kim bilir
Belki de
Bütün kapılar
Kapandıkça yüzüne
Sığınmak üzere
Yine
Bizim,
O eski,
Issız limana
Geri döneceksin

1 Mayıs 2018 Salı

İŞÇİ BAYRAMI

Bayramlar ekmek vermedi bize.
Geceleri o fuzuli mesaileri
Terk ettiğim günden beri,
Artık,
Her gün bir İşçi Bayramı gibi.
Uykumun o en güzel yerinde;
Ekmeğine aşık,
Emektar,
O yüz binler gibi,
Sosyalist meydanları
Doldurduk birlikte.
Bayraklarla süsledik
Kapitale inat,
Marşlar söyledik çocuklar gibi.
Halaya durduk,
Sloganlar attık ürkerek.
Derken uyandık,
Yüz binlerce kez.
Uyandık,
Yeni doğan bir güne.
Bayramlar,
Bu bayramlar,
Yine ekmek vermedi bize.