18 Aralık 2010 Cumartesi
PRENS ADALARI
Şu Prens Adaları !...
Geçmişten geleceğe doğru uzanan
O erişilmez düş yolları.
Rum Tavernaları,
Meşhur Kalpazan Kayası.
Çakıl taşı kaplı plajları.
Ve
Gecenin karanlığında;
Bir görünüp,
Bir kaybolan yakamozları.
Ya o yüzyıllık çınar?
O hala ayakta mı?
Ne de güzel bir rüyadır
Şu Prens Adaları !...
Geçmişten geleceğe doğru uzanan
O erişilmez düş yolları.
2 Aralık 2010 Perşembe
ZEHİRLİ SARMAŞIK
Sardı beynimi düşünceler.
Yanıp tutuştu bedenim.
Ve ben,
Geceler boyunca titredim.
Ne sen vardın artık yanımda
Ne de o güzel hayalin kalmıştı aklımda,..
Karanlıktı,
Soğuktu bana geceler,...
Zehirli bir sarmaşık gibi,
Sardı beynimi düşünceler.
Yanıp tutuştu bedenim.
Ve ben,
Geceler boyunca titredim.
Yalnızdım hep...
Korku içinde,
Ve tek başıma...
Korku içindeydim ama,
Ruhumu Şeytan'la bölüşmedim.
Ve ben,
Ben,
Geceler boyunca titredim.
BÜYÜDÜ GÜLÜ
Kulağına taktığı o al gülü,
Çıkartıp toprağa gömdü.
Gözyaşları ile besledi onu.
Büyüdü gülü.
Ta ki,
Yüreğinde kanayan,
Bir kaktüse döndü.
Yaprakları terledi sıcaklarda
Yaprakları,
Terledi,..
Ve
Kan kırmızı,
Gözyaşlarına büründü.
22 Mayıs 2010 Cumartesi
DELİ SEVDAM
Yarınlara kalmadan
Dünyanın bütün kahrına inat
Ve bütün sevecenliği ile
Gidip geliyorsa
Kalbim ile aklım arasında sevdan
Vazgeçmiş sayılmam
Bu deli sevdalarımdan
6 Nisan 2010 Salı
YALINAYAK
Dolaştım şehri yalınayak.
Yağmur altında,
Bir başıma,
Çırılçıplak.
Yüreğim dolmuş şehrin hüznüyle hepten.
Yakındır:
İçimde bir fırtına kopacak.
Gün batımı dolaştım.
Tek başıma.
İçimde sılanın bin türlü özlemi.
Gözlerim,
Şehrin ışıklarına kapalı
Gün batımı,
Dolaştım şehri yalınayak
Ciğerlerimde;
Seni,
Toprağı,
Köyümü soluyarak.
6 Mart 2010 Cumartesi
HAYAL OLUR
Su gibi,
Akar gider mecrasına.
Peşinden sürükleniverir mazi.
Hayal olur her bir yaşanan,
Bütün sevdalarını yalanlarcasına.
4 Şubat 2010 Perşembe
SİYAM KEDİSİ
Karanlık yüzüydü bu,
Sevgili dünyamızın.
Altını üstüne getirmesine sebep;
Her düşüncenin,
Dörtayak üstünde durmasıydı besbelli.
Siyam kedisinin,
Hipokrad Yemini’ni bozmasından hareketle;
Çıkmaza girmekte buldu nihaî çareyi.
Çareleri zora,
Oluru açmaza sokma uğraşısı verdi yılmadan.
Ve sünnetle gelen bir dirhem et,
Bir neşter, ve sonrası bir buram kan;
Bir tutam ten;
Zorunlu kılıyordu sosyalist olmayı…
Kalın bir kalas üzerinde,
Sırat Köprüsü’nü diklemesine,
Ve bilhassa çaprazlama geçme sevdası;
Denge proferyasının doğuşuna temel taşı oluşturdu.
Durgun bir gecenin ardından
Cenaze namazıyla irkildi hayat.
Ve aynı safta olmanın,
Huzur ve yılgınlığı kapladı bîçare gönülleri.
Yıllardır insan gibi yaşama uğruna
Gösterilen her çaba,
Bir sandık başında bekâretini yitirdi:
Başroller dağıtıldı bol keseden
Krallar, Firavunlar, DALKAVUKLAR…
Efendiler, köleler, cariyeler
Odalıklar, harem ağaları
Bir yanda kesilmişler,
Kesilmemişler öte tarafta.
Ve daha türlü türlüsü…
Kadim bir anlaşmanın tohumuydu yükselen,
Bu topraklar üstünde.
Anlına karalar çalmış olmanın ezikliği
Ve utancıyla
Yaşamanın bezdirici baskısı altında,
Dünyayı ıslah edecek
İdollerin fikir babalığına soyunmak cesareti
Ve kuvveti toplamak hiç de kolay değildi.
17 Ocak 2010 Pazar
ECELİM GELİR
Yalanım varsa eğer
Çakallar üşüşsün cesedimin üstüne.
Yalvarıyorum
Uyan de bana.
Uyan de,
Uykumun en derin yerinde.
Uyan de,
Ölmüşlüğümün bu tatlı anına inat.
Heyhat !
Uyanmak istedim belki de.
Lakin mümkün değil,
Böylesine eğretiyse hayat.
Toprağın sarmaladığı gibi
Sarmalı beni sevdan.
Aykırı düşmelisin bu aleme ki;
Haykırdığını,
Yakarışını duyabileyim.
Ninni tadındadır,
Huzur verir,
Bu ruhtan doğmuş bedenime,
Sarılıp uyanasım gelir;
Geçmişten gelen,
Ebedi dostuma,
Ve
Ezeli düşmanımın cesedine...